Bilgilendirme

'Zoraki Kral' taç giydi

SEVİN OKYAY - RADİKAL

İngilizler 83. Oscar Ödülleri'nde hakimiyetlerini ilan etti. 'Zoraki Kral', film, yönetmen, erkek oyuncu ve özgün senaryo dallarında Akademi ödülünü aldı. Natalie Portman ise beklendiği gibi en iyi kadın oyuncu seçildi.



Sürprizden yoksun Oscar töreninin tadı çıkmıyor. Şöhretler, görkemli kıyafetler, hatta başarılı filmler ile performanslardan fragmanlar, hakiki bir sürprizin yerini tutmuyor. Pazar gecesi Kodak Theatere’da düzenlenen 83. Oscar Ödül töreninde genç sunucular da durumu kurtaramadı. Boyuna kılık değiştiren ve gayret gösteren Anne Hathaway ile zaten donuk olan James Franco, daha önce törenleri sunmuş usta komedyenlerin esprilerini arattılar. Sahne hakimiyetlerine erişemediler.
Ama on iki dalda aday olan ‘The King’s Speech / Zoraki Kral’, dört ana dalda ödül bayrağını Kodak Theatre sahnesine dikti. Colin Firth, filmdeki VI. George rolüyle Oscar alıp sahneye çıkınca, “İçimde mesleğimin zirvesine erişmişim gibi bir duygu var” diye şakalaştı. ‘En İyi Yönetmen’ ödülünü favori David Fincher’e bırakmayan (sürpriz denebilecek tek şey buydu) Tom Hooper, harikulade aktörlerine, Colin Firth, Geoffrey Rush’a teşekkür edip onlarla kendisinin oluşturduğu erkek-sevgisi üçgenini yüceltti. “Ben sadece sizin sayenizde buradayım” dedi. Sonra da aynı filmle ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında aday olan Helena Bonham Carter’dan özür diledi. Ödülünü, yönetmenlik dalında aday olmuş tek kadın yönetmen Kathryn Bigelow’un verdiği Hooper, daha çok klas TV dramalarıyla tanınıyor. 

74 yaşında açıldı
‘Zoraki Kral’ın 74 yaşında ilk Oscar’ını alan senaristi David Seidler, ödülünü “Babam bana sen sonradan açılacaksın demişti zaten” diye alırken, senaryosundaki küfürler için onu Londra Kulesi’ne kapatmayan Kraliçe’ye de teşekkür etti. İngilizler dört ana ödülden üçüne el koyarken, En İyi Kadın Oyuncu ödülünü ‘Siyah Kuğu’daki balerin Nina rolüyle favori olan Natalie Portman aldı. Ödül öncesinde şansı yükselmeye başlayan Annette Bening bile onunla başa çıkamadı. Ne de olsa Portman’ın, filmin koreografı ve New York City Balesi başdansçısı Benjamin Millipied ile sette tanışıp âşık olma, ondan hamile kalma gibi magazinel bir ‘artı’sı da var. Sonuçta ‘Siyah Kuğu’nun aldığı tek ‘büyük’ ödül de bu oldu. Hilary Swank’ın içine su serpilmiştir herhalde. Kendisi iki kez, 2000 ve 2005’te Oscar heykelciğini Annette Bening’in ellerinden çekip almıştı. Bu yıl meşaleyi Portman’a devretmiş olsa gerek 

Leo’dan tarihte bir ilk
Yardımcı oyuncularda da pek sürpriz beklenmiyordu. Erkeklerde, ‘The Fighter/ Dövüşçü’nün uyuşturucu müptelası, eski boksöründe kusursuz bir oyun çıkaran Christian Bale’i, filmin sonunda karakterinin kendisini, yani Dicky Eklund’u gördüğümüzde daha fazla takdir ettik. BAFTA’lı Geoffrey Rush’ın ‘Zoraki Kral’ın itici gücüyle belki bir şansı olur diyorlardı ama, olmadı işte. Filmde Bale’in annesini oynayan Melissa Leo, üç ödül aldıktan sonra Oscar promosyonu olarak kendi ilanlarını basına verince hayli tepki alsa da bu tepkiler ödülünü engellemedi. Daha önce de ‘Donmuş Irmak’ ile aday olan ve sahneye çıkınca Kirk Douglas’tan kendisini çimdiklemesini isteyen Leo, Akademi tarihinde ilk kez, kabul konuşmasında ağzından ağır bir küfür kaçırdı.
Kısa süre öncesine kadar Oscar’ı alacak gözüyle bakılan ‘Sosyal Ağ’, erken favori olmanın yol açtığı bezginlikten nasibini aldı. Doğrusu, şimdiye kadar bir filmin Altın Küre’yi, Ulusal Eleştiri Kurulu ödülünü, New York Film Eleştirmenleri ödülünü alıp da Oscar’ı kaybettiği olmamıştı hiç. Ama ‘Zoraki Kral’ da, yapımcıların, yönetmenlerin ve oyuncuların meslek birlikleri tarafından ‘en iyi’ seçilmişti ki, hepsinin üyeleri aynı zamanda Akademi üyesi.
Dedik ya, sürprizden uzak bir akşamdı. Hem sunucu, hem de Anne Hathaway ile birlikte aday olan James Franco bile, ödülün Colin Firth’e gideceğini biliyordu herhalde. Acaba diyorlar, geçen yıl ‘Tek Başına Bir Adam’la ödül almaması mı telafi edildi? Öyleyse geçen yıl Jeff Bridges’e verilen ödül de, onun kırk yıllık kusursuz meslek hayatının bir telafisi olmalı.